11 Şubat 2008 Pazartesi

HER ŞEY MEVSİMİNDE

Her şey mevsiminde gerek; iyi şeyler ve onlarla birlikte her şey.
Benim artık dua kitabıyla işim kalmadı. Quintius Flaminiun'un, ordusunun başında savaşa hazırlanırken bir kenara çekilip tanrıya dua ettiğini görmüşler savaşı kazandığı halde, yine de ayıplamışlar bu davranışını.

Imponit finem sapiens et rebus honestis. (Juvenalis)
Bilge, iyi şeylerde bile bir ölçü gözetir.

Eudemonidas, Xenokrates'in pek ihtiyar halinde, okula derse koştuğunu görmüş de: Bu adam hala öğreniyor, ne zaman bilecek? demiş.

Philopoimenes de, Kral Ptolemaios'u, her gün silah kullanıp
vücudunu işletiyor diye övenlere demiş ki: Bu yaşta, kralın silah
talimleri yapması övünülecek bir şey değil; onun yapacağı iş artık
silahları kullanmaktır.

Bilgeler der ki, genç hazırlanmalı, ihtiyar yaşamalı. İnsan doğasında
bilgelerin gördükleri en büyük kusur da arzularımızın durmadan
yenilenmesidir.

Her gün hayata yeniden başlıyoruz. Öğrenmek ve arzu etmek iyi
ama, ihtiyarladığımızı da unutmamak gerek. Bir ayağımız çukurdadır,
hala içimizde yeni istekler, dilekler doğar.

Tu secanda marmora

Locas sub ipsum funus, et sepulchri

Immemor, struis domos. (Horatius)

Ölüm karşına gelmiş,

Sen mezarını düşünecek yerde

Mermer yontturup evler yaptırmaktasın.

Benim en uzun süreli niyetlerim, nihayet bir yıllıktır artık göçmeye
hazırlanıyorum.

Yeni umutlara düşmekten, yeni işlere girişmekten kaçınıyorum;
bıraktığım her yeri son kez selamlıyorum; benim olan her şeyden her
gün biraz daha elimi çekiyorum.

Olim jam nec perit quicquam mihi nec acquiritur.

Plus superest viatici quam viae. (Seneka)

Bir hayli zamandır artık ne bir şey yitiriyor

Ne de bir şey kazanıyorum;

Kendisinden çok.

Görmüyor muyuz?

Vixi, et quem dederat cursum fortuna peregi. (Vergilius)

Yaşadım, talihin bana yürüttüğü yol bitti.

İhtiyarlığımın bana verdiği bütün ferahlık, hayatı bulandıran arzu ve
endişelerden birçoğunu söndürmüş olmasıdır: Dünyanın gidişine,
servete, büyüklüğe, bilime, sağlığa, kendime ait tasam kalmadı. İnsan
da var ki, sonsuz olarak susmayı öğreneceği bir zamanda konuşmayı
öğrenmeye kalkar.

İnsan her zaman öğrenmeye devam edebilir ama öğrenciliğe değil:
Alfabe okuyan bir ihtiyarın durumu gülünçtür.

Diversos diversa juvant, non omnibus annis

Omnia conveniunt. (Gallus)

Zevkler insandan insana değişir,

Her şey her yaşa uygun düşmez.

Öğrenmek gerekirse, durumumuza uygun bir şey öğrenelim;
ihtiyarlıkta öğrenim ne işe yarar diye sordukları zaman biz de:
Hayattan daha iyi, daha rahat ayrılmaya, diye cevap verebilelim. Genç
Kato ölümünü yakın hissettiği bir sırada, eline geçen bir Platon
diyaloğunu, ruhun ölmezliği üstüne olan diyaloğu, bu amaçla
okuyordu. Sanılmasın ki Kato çok daha önceden kendini ölüme
hazırlamıştı; hayır, ondaki kadar metinlik, kendinden eminlik ve
olgunluk Platon'un yazılarında yoktur; bu bakımdan onun bilgisi ve
yürekliliği felsefenin üstünde idi.

Bu diyaloğu okumakla ölüme hazırlanmıyordu; ölüm düşüncesiyle
uykusuna bile aralık vermeyen bir insan gibi, hiç istifini bozmadan her
gün yaptığı işlerden biri olan okumasına rastgele bir kitapla devam
ediyordu.

Pretörlükten düştüğü geceyi oyunla geçirmişti; öleceği geceyi de
okumakla geçirdi; yaşamını yitirmek onun için mevkiini yitirmekten
farklı bir şey değildi. (Kitap 2, bölüm 28)